Öğrenmek Hiçbir Şeydir, Soru Sormak Her Şey!
Öğrencilerimde en çok dikkat ettiğim konu budur. “Konuyu anladık mı?” “Eveeeeeetttttt”, “Anlamayan var mı?” “Yooooooookkkkkkk”, “Sorusu olan var mı?” “Hayyyyyyıııııırrrrrrr”
İşte o an öğretmenin görevi biter ve süreç devam eder. Eğer şans eseri de olsa birkaç kişinin anlamadığı noktayı bulur ve tekrarlarsa veya en çok sorulan sorular, anlaşılamayan noktalar üzerinde durursa işte o zaman biraz daha anlaşılır yapabilir. Fakat bu da öğretmenin tecrübesine kalmış bir konudur.
Öğrenciler açısından çok üzücü bir durum olmakla birlikte bir sınav ülkesinde yaşadığımız gerçeğini benimsemeleri onlar için yararlı bir durumdur. Bunun yanında her ne kadar konu içerikleri değişse de sınava yönelik çalışmalar yapmak zorundalar. Bununla ilgili gerekli önerilerimizi yine sitemizin Eğitim-Öğretim konu başlığında bulabilirsiniz.
Öğrenciler herhangi bir derste konuyu kavradıklarını ölçmek adına denemelerde ve testlerde binlerce soru çözüyorlar fakat çok az bir kısmı anlamadıkları veya uzun yollardan çözüme ulaştıkları soruları öğretmenlerine sormakta geri dönüş yapıyor. Fakat unutmamaları gereken nokta da budur zaten. Eğer konuda çözüme ulaşamadığınız sorular varsa işte o sorular sizin konudaki eksiklerinizi göstermektedir. Dolayısıyla bu eksiği kapatmak için de o sorunun doğru cevabını öğrenmek gerekir.
Zaten konuların öğrenilmeyen noktalarını öğrenmek için soru çözülmez mi? O zaman çözemediğimiz yani öğrenemediğimiz noktaları da öğretmenimize sormamız gerekir. Hatta bazı derslerde öyle konular ile karşılaşırız ki konu anlatımı sadece iki üç cümle ile sınırlıdır. Fakat konudan çıkan soru kalıbına bakıldığında oldukça fazla bir sayıya ulaştığını görürüz. İşte bu tip konularda da yine aynı şekilde ulaşabildiğimiz maksimum soru sayısına ulaşmamız gerekmektedir.