Bölüm -17
Usta birliği başladığında askerliğinin bitmesine 129 gün vardı. Acemilikten sonra tanıştığı arkadaşlarına alıştığında ise 110 günü vardı. Aslında günler çabuk ilerliyor ve su gibi akıp geçiyordu.
“Ah bu askerlik” diye düşündü. Aslında monotonluktan kurtulmak için yapmayacağı bir şey yoktu. Örneğin kalan gün sayısı 200’den düştüğünde, gün sayısı azalan kişinin atletini yırtmalar veya 100’den azaldığında o kişiyi ıslatmalar falan… Hepsi biraz olsun monotonluktan kurtulmak için yapılıyordu. Hatta herhangi birisinin memleketinin plakasına geldiğinde o kişinin sırtına binip kendini gezdirtiyordun. İşte bunların hepsi monotonlukları kırmak içindi.
10 gün sonra Mustafa’nın şafağı 100’den aşağıya düşecekti. Onu oldukça ıslak bir gece bekliyordu. Hatta şafağı 59 olan varsa onları da Tekirdağ’lı olduğu için sırtında taşımak zorunda kalacaktı. Tabi askerlikte monotonluğu kırmak için bu tür etkinliklerle sınırlı kalmıyorlardı. Değişiklik yaratmak için esrar ve eroin gibi değişikliklere de yöneldikleri oluyordu.
Esrar kullanmanın serbest fakat satmanın yasak olduğu bu yerde esrar kullanımı bulaşıcı bir hastalık gibi hızla yayılıyordu. Mustafa’nın anlamadığı tek konu ise bu maddelere bu kadar kolay ulaşılabiliyor olmasıydı. Esrar partileri bile artık aleni bir şekilde yapılıyor olmuştu. Halbuki Mustafa sigara bile kullanmıyordu. 1. Ordu Komutanı’na bu kadar yakın bir yerde bunların olması ise şaşkınlık verecek kadar enteresandı. Tıpkı cep telefonu ile kışlanın içerisinde olan biten her şeyi dışarıya aktaran PKK sempatizanı askerler gibi enteresandı.
AS. İZ. Olarak çalışmaları yok denecek kadar azdı. Rütbelilerin cenaze törenleri, eskort faaliyetleri, tutuklu sevk ve idare faatliyetleri falan. Mustafa’nın en çok sevdiği ise cenaze faaliyetleriydi. Halkın içine karışmak birkaç saatliğine de olsa sivil hayatı görmek ona eğlenceli geliyordu. Özellikle de trafik görevlisi olarak çıktığı zamanlarda.
Çoğu zaman hep aynı yerde düzenleniyordu tören. Kışlanın yanında bulunan Selimiye Camii’si tören yeriydi. Cenaze namazından sonra rütbeli personelin naşı camiden ayrılana kadar muhafızlık görevini yapıyorlardı. Naaşın ve törene katılan diğer rütbelerin korunması için. Mustafa ve diğer iki arkadaşı da tören bölüğünün ve bandonun yürüyeceği yolu kapatarak trafik akışını düzenliyorlardı. Törenin sessiz ve silik kahramanları yani.
Dört yolun sol tarafında dikilecekti. Camiinin yanındaki yolun bir ucu kışlaya gidiyordu ve bu yol trafiğe kapalıydı. Diğer ucu ise caddeye açılıyordu. Camiinin yan kapısından geçen sokak ise iki ucu farklı sokaklara açılan bir yoldu.
Dört yolun ortasında iki trafikçi ve kışladan çıkan, caminin yanında geçen yolu takip eden yerde bir trafikçi trafiği kontrol ediyordu. Caminin ön kapısı kışlaya giden çıkmaz sokakta olduğu için buraya trafikçi gerekmiyordu.
Cenaze törenleri genellikle caminin ön kapısından kalkardı. Top arabasının üzerine konulan cenazenin önünde bando, onun önünde de cenaze merasim taburu vardı.
Mustafa’nın görevi sadece trafiği düzenlemekti. Diğer arkadaşları ise bunları koruyan ve güven sağlayan muhafızlardı. Her zaman aynı etkinlik çerçevesinde cenaze törenleri düzenleniyor ve yürütülüyordu. Her tören onlar için resmen bir hava değişimiydi. Sivil hayatın içine gören erler.
Bunların yanında bazen özel günlerde güvenliği sağlamak için meydanlarda muhafızlık yapılıyordu. Bunlarda yine aynı şekilde hava değişimi olarak görülüyordu. 10 Kasım, 29 Ekim, 19 Mayıs gibi günlerde kutlama ve anma alanlarında muhafızlık yapıyorlardı.
Eskort faaliyetleri de eğlenceli sayılırdı. Bir ilden başka bir ile giden mühimmat, askeri malzeme veya askeri araçların kendi illerinden geçişleri sırasında güvenliği sağlıyorlardı.Bir de Mustafa’nın hiç katılmadığı tutuklu sevk faaliyetleri vardı. Anlatılanlara göre birliğinden firar etmiş ve yakalanmış kişileri götürüp birliklerine teslim ediyorlardı. Tabi bunların yanında seyahat ve yeme içme gibi masraflar karşılanıyordu.
İşte böyle bir askerlik geçiyordu Mustafa’nın hayatından ve oldukça eğlenceliydi. Günler su gibi geçiyor ve nasıl bittiğini anlayamayacağı bir askerlik yapıyordu. Daha şimdiden şafak 95 olmuştu.Sulu bir şafak 100 gecesi geçirmiş ve hasta olmanın eşiğinden son anda kurtulmuştu. Diğer kısa dönemlerin dediğine göre 70-60 arasında bunalacaktı. Hatta asker deyimiyle şafak sıkıştıracaktı.