Bölüm -24
İçinde acayip bir kusma isteği vardı. Bacakları kasılıyor, bacaklarından ayaklarına kadar sıcaklıklar akıyordu. Karnının içinde sabırsızlanan bir varlık çıkmamak için direniyordu. Bacaklarının arasına kafasını sokmuş olan bir kadın Kürtçe bir şeyler bağırıp duruyordu.
Karnındaki varlık çıkmamak için dirense de kadın sanki onu sakinleştirmek için masaj yapıyordu. Kusma isteği giderek artıyor ve boğazına düğümlenmiş çığlığı çözemiyordu. Bacaklarını kapatmak ve içindekini çıkarmak içi neler vermezdi.
Gözlerini fal taşı gibi açıyor, karnındaki çıkarmak için ıkınıyordu. Fakat Rizi kalkmak istedikçe karnındaki daha çok direniyordu. Kocaman göbeğinden bacaklarının arasını göremiyordu. Bacaklarının yanması o kadar çok artmıştı ki artık bacaklarına dokunan elleri hissetmiyordu. Karşısında ona bakan adamların gözleri de başka bir öfke katıyordu duygularına.
Şimdiye kadar hiç bağırmayan Rizi bir anda “Kusuyorum” diyerek bağırdı ve yanına getirttiği kovaya kustu. O sırada öyle bir rahatlama hissetti ki sanki mengeneler arasında sıkışmaktan kurtulmuştu. Rahatlamış bir biçimde tekrar uzandı. Yanma hissi geçmişti artık. Gözlerini açtığında karısında bir kadın elinde bir erkek bebekle Rizi’ye gülümsüyordu. Adamlarda dışarıya çıkmıştı.
Bacaklarını zorla kapattı. O sırada bacaklarının arasından bir şey aktığını hissetti. Göğüsleri gergindi. Sanki birisi elleriyle sıkıyor gibiydi. Kadın, Rizi istemese de göğüslerini yırtarak açtı ve bebeğini kucağına vererek göğüslerini emmesini sağladı. O sırada diğer boştaki göğsünden de süt gelmeye başladı ve Rizi ikinci rahatlama hissetti.
Yanındaki kadın daha sonra bebeği alarak “Haydi dinlen artık” dedi ve Rizi’yi uyumaya bıraktı. Rizi ise rahatlamanın verdiği huzur ve uyku hali ile gözlerini kapattı. Etrafında dolanan kişileri duyup hissedebiliyor fakat bir cevap veremiyordu. Sanki bütün enerjisi kaybolmuştu. Oda giderek boşalmaya ve temiz hava dolmaya başladı. Sakinlik, rahatlık ve huzur… Saatlerce uyuyabilirdi.
Sanki aylardır uyuyordu. Gözlerini araladığında enerji doluydu. Yüzükoyun yatmak bile onun için büyük bir keyifti. Gözlerini açtığında karşısında Beda vardı. Elini tutuyordu. Birbirlerine gülümsediler. Aslında sevmediği hatta hoşlanmadığı halde onu seviyormuş gibi davranıyordu. Yaşamak için yapması gereken buydu.
Ayaklandığında kendisi için hazırlanan odaya geçti. Bebeği ve kendisi için hazırlanmış şık bir yatak ve süslü eşyalar. Bu oda Beda’nın odası tarafında bulunuyor ve Beda’nın odasına açılan bir kapı bulunuyordu.
Kendisine hizmet etmesi için görevlendirilmiş iki kadın gerçekten de ayağında dönüyordu. Artık bu odadan fazla çıkamıyordu. Yemek ve tuvalete gitmek için dışarıya çıkıyor ve hemen geri dönmek zorunda kalıyordu. Sık sık bebeği ile ilgileniyor ve onu seviyordu.
Kadınlarla konuştukça rahatlıyor ve dertlerini paylaşıyordu. Sık sık odaya Beda geliyor ve ikisini de kontrol edip gidiyordu. Arada sırada saatlerce odada kalıyordu. Her ne kadar Rizi bundan çok sıkılsa ve aşık numarası yapsa da belli etmemeye çalışıyordu.
Kapısında ise bir koruma sürekli nöbet tutuyor ve herhangi bir durumda olaya müdahale ediyordu. Rizi artık yavaş yavaş sıkılıyor ve dışarıya çıkmak istiyordu. Bunu Beda’ya dile getirdiğinde ise tahmin ettiği gibi olumsuz cevap almıştı. Artık özgürlüğünü özlemişti ve günde izin verilen bir saatten fazla dışarıya çıkmak istiyordu.
Hatta bir keresinde çaktırmadan dışarıya çıkmış ve saatlerce dolaşmıştı. Geri döndüğünde ise bebeği ağlamaktan morarmış bir halde açlıktan kıvranıyordu. Hemen dolgun göğüslerini açıp elleriyle biraz yumuşattıktan sonra bebeğinin karnını doyurmuştu.
Yine bir gün Beda odaya girerek bebeği ve Rizi’yi kontrol etmişti. Yarım saat falan odada vakit geçirmişti. Rizi için geçmek bilmeyen yarım saat. Bebeği ve Rizi’yi sevmiş onları öpmüştü. Hatta sapıkça Rizi’nin göğüslerindeki sütü emmişti.
Beda çıkar çıkmaz odanın dışarıya açılan kapısından içeri koruma girdi. Rizi heyecanla yatakta doğruldu. “Canım” dedi. Koruma “Aşkım” diyerek içeriye atıldı. “Sence bebeğimiz hangimize daha çok benziyor” diye ekledi.