Bölüm -26
Soğuk soğuk terliyordu ağzında kelimeler bir taş gibi ağırdı. Kekeleyerek “Ben bu benim” dedi. Betül işaret parmağını Orkun’un dudaklarına götürdü ve eğilerek dudaklarından öpmeye başladı.
Orkun sarhoş gibiydi. Başı dönüyor ve şokun etkisiyle Betül’e bakıyordu. Ne tepki vereceğini bilemiyordu. Artık yapabileceği tek şey vardı o da kendisini bırakmak. Gözlerini kapattı sanki farklı bir yerde, bir boşlukta dönüyordu. Dudakları yavaş yavaş ıslanmaya başlamıştı. Dilleri birbirine çarpıyordu.
Betül, Orkun’un üzerine eğilmiş sanki bütün hislerini Orkun’a iletiyordu. Son bir öpücük daha verdikten sonra doğrulurken Orkun’un gözleri açılan yakasından içeriye doğru kaydı. Dolgun göğüslerini ve bunları tutamayacakmış gibi görünen sutyenini gördü. İçi akıyordu sanki oluk oluk. Kasıklarına baskı yapıyordu.
Betül doğrulduktan sonra gülümseyerek Orkun’a bakıyordu. Orkun dayanamadı ve kolundan tutarak kendine çekti. Betül hemen Orkun’un kucağına oturuverdi. Orkun’un bacaklarının arasındaki sertliği hissedince güldü ve Orkun’u öpmeye devam etti. Dakikalarca.
Daha sonra masaya karşılıklı oturup birbirlerinin elini tutarak içlerindeki her şeyi paylaştılar ve itiraf ettiler. Orkun bütün hislerini, düşüncelerini ve evlenmek istediğini buna rağmen geçmişinden utandığı için çekindiğini anlattı. Betül ise Orkun’un geçmişi ile birkaç kelime ettikten sonra kendi düşüncelerini ve yaklaşık bir aydır bu anı beklediğini anlattı. Sonra saçlarını toplayarak sağa, başını da sağa yatırdı. Gülümsüyordu. Bütün çekiciliği ve şirinliğini toplayarak Orkun’un ellerinden tuttu. “Eee artık teklifte bulunmayacak mısın?” diye sordu. Orkun şaşırdı ve “Ne teklifi? dedi birazda anlamamazlığa vurdurarak. Betül bir kahkaha attıktan sonra “Evlenme teklifi budala” dedi.
Orkun tekrar şok olmuştu. Tekrar kekelemeye başladı. “Bu kekemelik nereden geldi. Ben kekelemem ki” diye başladı. “Benimle evlenir misin?” dedi ve sonunda Betül ile kollarını iki yana açıp “Eveeettt” diye bağırdıktan sonra Orkun’a sarıldı. Orkun’da kollarını Betül’e sararak koklamaya ve saçlarını öpmeye başladı. Betül ayağa kalkarak durdu “Artık bu kadar yeter. Şimdi diğerleri gelmeye başlar. Şimdilik aramızda” dedi. Orkun başıyla onaylayarak ayağa kalktı ve son bir ez daha sarıldıktan sonra masasına geçti.
O gün öğleden sonra izin isteyerek dışarıya çıktı. Ankesörlü telefona geçerek uzun zamandır aramadığı annesini aradı. Evin telefonu uzun süre çaldıktan sora sarhoş ve geceden kalma bir kadının sesi yavşakça duyuldu. “Aloooo” İlk Orkun sesi duyduğunda içini bir öfke dumanı kapladı. Karşıdaki ses tekrarladı. “Alooo” Bu sefer daha çok kendine gelmiş gibiydi. Orkun tam telefonu kapatmak üzereyken cesaretini toplayarak cevap verdi. “Benim. Orkun.” Bu sefer Orkun değil karşı taraf şoktaydı.
Görüşmek istediğini ve hafta sonu geleceğini söyledi. Adresi not defterine kaydettikten sonra telefonu kapattı. “Anne” bile dememişti telefonda. İkisinin de içinde büyük bir öfke vardı. Sıkı ve gergin bir görüşme olacağının sinyalleri şimdiden verilmişti.
O hafta sonu öğleden sonra adresi bulup zile bastığında çocukluğunun geçtiği ev olmamasından dolayı sevindi. En azından çocukluk anılarını hatırlamayacaktı. Kapı açıldığında eski hatırladığından daha kilolu ve daha yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Öğle vakti olmasına rağmen hala elinde içkiyle dolaşıyordu.
Orkun konuyu nasıl açacağını bilmiyordu. Annesi ise Orkun’dan daha hızlı davranmış ve “Beni neden terk ettin” diyerek hararetli geçecek bir sohbeti başlatmıştı. Karşılıklı suçlamalar ve hakaretler ortamı giderek geriyordu. En son karşı karşıya geçmiş ayakta birbirlerine küfür ediyorlardı. Annesi en sonunda dayanamadı ve elini kaldırarak Orkun’a doğru savurdu. Onu ani bir hareketle annesinin elini tuttu ve sıkarak aşağıya indirdi. Arkasını dönerek koltuğa oturdu. Annesinin de oturmasını bekledi.
Gözlerini annesine dikerek “Bunca yolu seninle tartışmak için gelmedim. Babamı arıyorum” dedi. Annesi o an yıkılmıştı. Orkun’un kendini hayatından tamamıyla çıkardığını anladı. “Neden onu arıyorsun, para mı isteyeceksin” dediğinde Orkun tekrar öfkelendi.
İşinden, Betül’den ve gayet güzel giden hayatından bahsetti. Bir de gördüğü kadarıyla annesinin hayatına değindi. Artık mutlu bir hayat geçirmek istediğini ve geçmişini silip geleceğine odaklanacağını anlattı. Her ne kadar aile hayatı yaşamak istemese de Betül’ü ne kadar çok sevdiğini ve evleneceğini söyledi. Onları rahatsız etmemesini istedi.
Annesi yıkım üstüne yıkım alıyor ve giderek tepkisizleşiyordu. Sonunda ağlamaya başladı. “İki isim var önümde” dedi. “Birisi Ö.T diğeri B.G.” dedi. Annesi gözlerini silerek kafasını kaldırdı ve Orkun’a baktı. “Madem bu kadar yaklaşmışsın… İsmi Bayram Genç” dedi.