Çocuğumuzla Doğru İletişim
Çocuğunuz sadece bir çocuk . Yani ondan bir yetişkin algı ve dikkatini beklememelisiniz. Nasıl davranmalısınız?
Yabancılar “communication is the key” diyorlar yani “iletişim anahtarı.” Gerek iş gerek sosyal yaşantımız içinde sorunları çözmemiz ve her kapıyı açmamızı sağlayan en önemli anahtar doğru iletişim kurma becerimizdir. Çocuklarımızın bu beceriyi edinmesinde ise bize çok büyük rol düşer.
Peki, çocuklarımızın -biz onlarla konuşurken- bizi dinlemelerini, dikkatlerini bizde toplamalarını nasıl sağlarız?
Önce şu basit bilgileri hatırlayalım. Çocuğunuz sadece bir çocuk. Yani ondan bir yetişkin algı ve dikkatini beklememelisiniz. Önce onun göz seviyesine inmeli ve gözlerinin içine bakarak, yumuşak ama kararlı bir ses tonuyla bütün dikkatinin sizde olduğundan emin olun.
– Onunla konuşurken ismini kullanın böylelikle direkt ona hitap ettiğinizi bilir. “Zeynep, yemekten önce çikolata yemeni istemiyorum” gibi…
– Kısa, öz ve net cümleler tercih edin. Basit konuşun. Uzun ve ağdalı cümlelerle çocuğunuzu yormayın. “Mert, saat 8 oldu. Hava karardı. Uyku saati geldi. Yatağa gidiyoruz.”
– Önem bir konuda konuşuyorsanız (yabancılar hakkında tembihliyorsanız) anladığından emin olmak için sorularla cevabı tekrarlatın. “Zeynepçiğim peki ne yapıyor muşuz? Ne diyor muşuz?”
– Pozitif cümleler daima negatif cümlelerden daha fazla dikkat çeker ve uygulanır. O halde “etrafta koşup durma” yerine “Şimdi boyama yapalım, bahçeye çıkınca da koşalım, top oynayalım” daha sevimli ve uygulanır olacaktır.
– Emir değil istek kipi kullanın. “Otur!” yerine “Oturmanı istiyorum çünkü yemek yiyeceğiz” daha uygundur. Sadece neden olduğu belli olmayan bir emir yerine, sebebi açıklayan bir istek hem daha makuldür hem o da ilerde insanlarla konuşurken doğru iletişim yollarını kullanmayı böyle böyle öğrenir.
-Şimdiki kısım önemli. Çünkü burada ayar kaçtığında çocuğu “rüşvete alıştırmakla” suçlanabilirsiniz. Çocuklarınızdan bir şey yapmasını istediğinizde karşılığında onlara sevdikleri bir şeyi vereceğinizi söylemek her zaman iyi bir fikir olmayabilir. Şimdi bu maddeyi birkaç parçada inceleyelim ki kafalar karışmasın.
– Ödül sistemi iyidir. Elbette çocuğunuz güzel bir davranışta bulunduğunda onu ödüllendirin.
– Ancak baştan bunu yaparsan sana bunu alacağım dediğinizde güzel davranış o arabayı ya da bebeği almak için gelecek unutmayın.
– Ve bunun bir sonraki adımında çocuğunuz “oyuncaklarımı toplarım ama bana oyuncak alırsan” diye gelecektir, bunu bilin.
– Dağıttığı oyuncakları toplamak zaten yapması gereken bir iştir. Bundan dolayı memnuniyetinizi belli etmeli, sarılıp öpmeli, teşekkür etmelisiniz ki bu güzel davranışı devam ettirsin.
– Ancak yere attığı oyuncakları sepete koydu diye ödüllendirilmesine gerek yoktur.
– Yalnız ÖNCE-SONRA ayrımı başka bir şeydir ve doğru kullanıldığında çok işe yarar. Yapılacak işin ardına sevdiği bir aktivite ekleyin. Örnek : “Önce dişlerimizi fırçalıyoruz sonra hikaye okuyoruz”. “Ödevini bitirdikten sonra televizyon seyredebilirsin”.
– Seçenek sunun. Seçenek daima iyidir. “10 dakika mı televizyon seyretmek istersin 15 dakika mı?” “Bir kaşık mı bezelye yiyeceksin iki kaşık mı?” Seçenekleri siz sunduğunuz sürece seçenek sahibi olması işinize yaracaktır.
– Çocuğunuzun büyüme emarelerini görün. Elbette hep sizin küçük yavrunuz olacak ama büyümeye başladıkça konuşan taraftan dinlen tarafa geçmeye de kendinizi alıştırın. “Bana bunu neden yaptığını anlatmak ister misin?” “Neden uyumak istemiyorsun anlat bakalım”.
– Daha az “sen” daha çok “ben” kullanın. “Masanı temizlemen lazım” yerine “Masanı temizlersen çok mutlu olurum” gibi.
– Çocuğunuzun lafını kesmeyin, o anlatmaya başladıysa bırakın anlatsın. Üşenmeyin, sıkılmayın, araya girmeyin.
– Bir yasak belirlerken neşeli bir alternatif eklemeyi unutmayın. “Hayır arkadaşında yatıya kalamazsın ama burada istediğiniz gibi oynayabilirsiniz ve ben size çikolatalı kek yapabilirim”.
– Bu konuşma yöntemi çocuktan ergene hemen her yaşta işe yarar. Şunu yapmana kızıyorum yerine o davranışın size kendinizi nasıl hissettirdiğinden bahsederek isteğinizi belirtin. “Markette elimi bırakıp koşmaya başladığında, kendimi o kadar kötü hissettim ki, ya kaybolursan diye çok korktum. Sana bir şey olmasını istemiyorum. Biraz daha büyüyünceye kadar yanımdan ayrılma.
– Tamam, yeni era, demokrasi falan filan. Burası evi, siz bir ailesiniz ve patron sizsiniz. Hırçınlıktan ve agresiflikten bahsetmiyoruz-ölçüyü kaçırmayın- ama hatırlayın, çocuklar aidiyet duygusunda güven bulur. Aidiyet duygusu içinde bir patron ve kurallar gerekir. Tartışma bittiyse bunu bilmesi gerekir.
Yani; “burası bizim evimiz ve bizim kendi kurallarımız var. Zeynep’in annesi ona cep telefonu almış olabilir. Bu benim umurumda değil. Ben senin için erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü cep telefonları radyasyon yayıyor ve bu da sağlık için kötü. Büyüdüğünde zaten kullanacaksın. O yüzden şimdiden başlamaya gerek yok. Bu konu burada kapandı.” ,
Hürriyet Aile