Konuları Akılda Tutmak
Öğrencilerin öğrendiklerini unutması diye bir şey söz konusu değildir.
Beynimiz sonsuz sayıdaki bilgiyi saklamaya, gerektiğinde kullanmaya uygun bir organdır.
Ancak bunun tek bir koşulu vardır. Bilginin ezberlenmeyip öğrenilmiş olması gerekmektedir.
Etkili akılda tutma yöntemlerine geçmeden öğrencilerin konuları kesin unutması nedir, buna bakalım.
Öğrencinin anlatılan dersi veya çalıştığı konuyu sınav anında veya soru çözümlerinde kullanmak istediğinde o konuyu sanki hiç görmemiş gibi hatırlayamaması hali, kesin unutma durumunun yaşandığı anlamına gelir.
Öğrencilerin konuları kesin unutmasında başlıca şu faktörler etkili olmaktadır:
1) Yorgun iken dinlenilen derste anlatılanlar ve yorgun çalışılan konular çabuk unutulur. Bu nedenle derse gitmeden önce iyi bir uyku ve ders çalışmadan önce iyi bir dinlenme hem öğrenmeyi hızlandırır hem de unutmayı engeller.
2) Kısıtlı bir zaman dilimine sıkıştırılarak yapılan çalışmalarda, uzun süreli hafıza açık olmadığı için unutma gerçekleşir.
3) Defterde veya kitapta var olan bilgiyi, hiçbir düşünce, değerlendirme ve de anlamlandırma çalışması yapmadan, aklımıza kaydetmeye çalışmamız durumunda, sadece kısa süreli hafıza açık olacağı ve yine uzun süreli hafıza kapalı olacağı için bu çalışmada elde edilen bilgiler de çabuk unutulacaktır.
4) Çalışmalar anında, çalışılan konunun kavramları ve ilkeleri saptanıp, bunların birbirleri ile olan farklılık ve benzerliklerinin öğrenilmemesi durumunda, öğrenilen bilgiler hafızada tutunacak yer bulamaz ve hafızamızdan kayıp gider.
5) Çalışılan konunun önceki konularla olan benzerliklerinin saptanıp bunlara dikkat edilmemesi unutmayı hızlandırır. Eğer öğrenci çalıştığı derste, o konunun önceki konularla ne açıdan ve hangi noktalarda benzerlik içerisinde olduğunu saptarsa, o bilginin sınav anında hatırlanması çok hızlı olacağı gibi, aynı zamanda unutulması da olanaksız hale gelir.
6) Unutmayı önlemek için, konu tekrarlarının önemi çok büyüktür. Ancak bilinçsizce ve beynimizin çalışma biçimi dikkate alınmadan yapılan konu tekrarları, konuyu unutmaktan daha kötü bir sonuç olan “beynin bilgiye karşı duyarsızlaşması” durumunun yaşanmasına yol açmaktadır.
Bu olumsuz durumu yaşamamak için konu tekrarlarında şu ilkelere kesinlikle dikkat edilmesi gerekmektedir.
a) Eklemleyici ve genişletici konu tekrarı yapılmalıdır.
Yani konuyu her tekrar ettiğimizde o konunun başka bir özelliğini yakalamaya, o konuya başka anlamlar yüklemeye, o konunun anlamını ve kafamızdaki kapasitesini genişletmeye çalışmalıyız.
b) Her onbeş günde bir eski konular üzerinde bilimsel bir tekrar çalışması yapılmalıdır.
c) Konu tekrarlarında mutlaka zihinsel tekrarlar yapılmalı, başımızı kitap ve defterden kaldırarak okuduğumuzu tekrar etmeliyiz.
d) Zihinsel tekrarlarda, defterde yazanın aynısını kelime kelime tekrar etmeye kalkışmamız durumunda uzun süreli hafızamız bu çalışma biçimine karşı direnecek ve aklımıza kaydetmeye çalıştığımız bilgiyi ezber olduğu için reddedecektir.
Zihinsel tekrarlarda, okuduğumuz metinden ne anlıyorsak onu tekrar etmemiz, o bilgiyi soru çözümlerinde kullanabileceğimiz anlamına gelecektir.
7) Çalışılan konu hakkında molada veya teneffüste iken konuşmak o konunun kısa süreli hafızadan kalıcı ve uzun süreli hafızaya geçişini sağlayacaktır.
Ancak, çalışma masasından kalkıp, çalışılan konu ile hiçbir alakası olmayan bambaşka bir boyuta geçilmesi unutmayı hızlandıracaktır.
8) Ders çalışmayı takiben, hemen bilgisayara girmek veya çok beğenilen ve sürükleyici olan bir film ya da TV dizisi izlemek, çalışılan konunun uzun süreli hafızaya kaydedilmesini engelleyecek ve çalışılan konu çabuk unutulacaktır.
Çünkü, kapasitesi çok küçük olan kısa süreli hafızamızdaki bilgilerin, yavaş yavaş uzun süreli hafızaya geçmesi aşamasında, kısa süreli hafızaya bilgi ve yoğun yaşantı göndermeye devam etmemiz durumunda, kısa süreli hafızadaki bilgiler silinecek ve unutma durumu yaşanacaktır.
9) Öğrencilerin konu çalışırken veya soru çözerken, zorlanmak ve araştırmak yerine, bunları hemen bir öğretmene sorma kararı almaları durumunda da, elde edilen bilgiler çabuk unutulur. Unutulmamalı ki, beynimiz zorlanınca öğrenme kapasitesi artan bir organımızdır.
10) Zamana sıkıştırılmış çalışma yerine, zamana yayarak ve uzun süreye dağılmış bir öğrenme çabası her zaman başarıyla sonuçlanmaktadır.
Zamana yayarak çalışma beynimizin çalışma biçimine uygun bir yöntemdir.
Çünkü, çalışmalarımız arasına giren zaman dilimlerinde beynimiz bilgiyi işleyip, hafızamızdaki diğer benzer bilgilerin yanına koymaktadır. Bu da kesin öğrenmeyi sağlamakta olup, unutmayı da kesin olarak engellemektedir.
11) Özellikle matematik ve geometri gibi derslerin soyut ve rakamsal olmaktan kurtarılıp gerçek yaşamda nerelerde kullanıldığı saptanıp, somut ve gözümüzde canlandırılabilir duruma getirilmeleri, bu yöntem konuların hem kolay öğrenilmesini sağlar hem de unutulmasını önler.
12) Öğrencinin derste aldığı bilgi veya evde çalışarak elde ettiği bilgi, gerçek bilginin aslına ve kapsamına ne kadar çok benzerse, hatırlama o kadar hızlı olacağı gibi, unutmanın da önüne o oranda geçilmiş olacaktır.
13) Öğrencinin dersi dinledikten sonra hemen konu tekrarı yapması da unutmayı önleyen en önemli faktördür. Bugün dinlenilen dersin tekrarı yine bugün yapılmalıdır. Birkaç gün sonra yapılan konu tekrarı, o konunun tekrar edildiği anlamına gelmez ve öğretici olmaz.
14) O gün anlatılacak olan konuya çalışarak gitmek, kalıcı öğrenme açısından yaşamsal önem taşır. Öğrencilerin mutlaka, o günkü ders ile ilgili çok kısa bir çalışma yapmalarını öneriyoruz. Çünkü, ön çalışma dikkati artırır. Dikkatle dinlenilen ders ise asla unutulmaz.
Hoşça kalınız.
Süleyman BELEDİOĞLU
Konuları akılda tutmak için iyi bir ezber yeteneğine sahip olmamız gerekiyor bence.