Nasıl Karar Vereceğinize Karar Verdiniz mi?
Hayat bir kırmızı halıdır ve siz üzerinde yürürsünüz. Tabi siz yürüdükçe halı da açılır ve önünüzü görmeye devam edersiniz. Fakat bazı zamanlar öyle olur ki siz halının hepsi açılsın ve bütün hayatımı göreyim istersiniz. Fakat dikkat edin ki hayat hep gizemlidir ve bir adım atmadan diğer adımı göremezsiniz.
Adımlar atarken de kararlar en önemli noktalardır. Karar alma anı beynin düşünüp son noktayı koyduğu andır ve o yola doğru ilerlersiniz. Peki karar almazsak? O zaman beyin düşünmeye, yorumlamaya ve çeşitlendirmeye devam eder.
Hayatının küçücük bir parçasına bakıp bütün hayatı ile ilgili karar verenlerin beyinleri durmuştur ve artık düşünmüyordur. Fakat karar alırken sürekli gelişime açık olanlar düşünmeye ve gelişmeye açıktır.
Tabi karar alırken mantıklı ve doğru kararlar almanız gerekecektir. Peki mantık bize ne öğretir? Mesela bir kömür ocağından çıkan iki işçiden birisinin üzeri tertemiz ve diğeri simsiyah. Hangisinin yıkanması gerekir? Tabi ki kirli olanın dediğinizi duyar gibiyim. Mantık ise bize şunu öğretir. Hangisinin yıkanması gerektiğinden önce neden birinin tertemiz diğerinin simsiyah çıktığını sorgulamamızı.
Dedik ya eğer anlık kararlar veriyorsanız her zaman yanılırsınız ve bu da sizi mutsuzluğa iter. Genel olarak düşünce ise yine doğru ve sağlam karar vermeden geçer.
Bunu bir hikaye ile örneklendirmek istiyorum. Bir köyde yaşlı bir adam ve bir oğlu vamrış. Yaşlı adamın eşi öldüğü için oğlu ile birlikte yaşıyorlarmış. Yaşlı adamın sahip olduğu tek şey evi, oğlu ve atıymış. O at öyle bir atmış ki bütün ülke ona hayranmış. Bir gün kral yaşlı adamı çağırmış ve ona atı karşılığında bütün servetini vermeyi teklif etmiş. Yaşlı adam ise kabul etmemiş. Köylüler hemen yaşlı adamın yanına gelip “İhtiyar sen bunadın mı neden vermedin atı bak altınlar içinde yüzecektin.” demişler. Yaşlı adam ise aldırmadan “o sizin kararınız” demiş. Zaman geçmiş ve at ortadan kaybolmuş. Köylüler gülerek yaşlı adamın yanına gelmişler. “Bak at çalındı şimdi atın da yok paran da” demişler. Yaşlı adam aldırmadan “o sizin kararınız” demiş. “Gerçek olan atın olmadığı ama çalındığı değil” demiş. At birkaç gün sonra geri dönmüş tabi vadideki yabani at sürüsünü de peşine takarak. Köylüler hemen yaşlı adama gelmişler “Evet haklıymışsın atın çalınmamış, şimdi ise bir at sürün var. Daha çok at daha çok para.” demişler. Yaşlı adam bu sefer kızarak “Kararlarınızı kendinize saklayın” demiş. Zaman ilerlemiş ve atları tımarlamak isteyen adamın oğlu attan düşmüş ve bacağını kırmış. Köylüler yaşlı adamın yanına üzgün bir şekilde gelmiş ve “tek geçim kaynağın oğlun da sakatlandı haydi atı ver krala” demişler. Yaşlı adam yine aldırmamış. Ülkede çok büyük bir savaş çıkmış ve kral eli silah tutan herkesi askere çağırmış. Köyden herkes askere gitmiş. Tabi bacağı kırık olan yaşlı adamın oğlu hariç. Köylüler üzgün bir şekilde “Bak ne iyi oldu senin oğlun yanında bizimkiler askerde. Geri gelecekleri bile meçhul kesin dönmezler.” demiş. Yaşlı adam yine kızgın bir şekilde “Sakın erken karar vermeyin. Hayatın size ne getireceği belli olmaz. Bir kapı kapanır diğeri açılır. Kötü oldu sanarsınız iyi çıkar” demiş.
İşte karar verme böyle bir şey. Neye karar vermeniz gerektiğini düşünmeden önce nasıl karar vereceğinize karar verin. Doğru kararlar sizleri doğru yola sürükler ve kırmızı halının sürekli açılmasını sağlar. Kırmızı halıda yürümeye devam edin. Siz bir adım atmadan diğer adımı göremezsiniz.
annem bana hep kararsız kazım der 😀